“Bir araya gelebilmek için kalplerimizden başka meydan kalmadı”

Göğün Bütün Çeyrekleri’nde Nuh tufanını görmüş birini bu yüzyıla getiren ve hiçbir çocuğun ölmediği bir çocuk hastanesi kurgulayan Bedia Ceylan Güzelce ilk romanı 1473’teki gibi tarihin de dahil olduğu etkili bir hikâyenin peşinden gidiyor.

Radikal Kitap – Burcu Aktaş

fft1_mf18214

“Bu öyle bir yüzyıl ki…” diyorsun. Nasıl bir yüzyıl anlatır mısın?
Bu, saf korkuların yerini insan yapımı korkuların aldığı bir yüzyıl, bizim yüzyılımız. İki büyük dünya savaşının hesap defterleri üzerine inşa edilmiş eksik, yaralı ve kendini ifade etmekte zorlanan bir yüzyıl. Yeni bir sanat akımı çıkaramayacak kadar sessiz, kendi tezini anti-tezi ile birlikte üreten, tedbirlerin, kış bahçelerinin, katkı maddelerinin, çölleşmenin yüzyılı. Suyun yavaş yavaş hayatımızdan çıktığı, dolayısıyla vücudumuzun dörtte üçünü kaybettiğimiz, çeyrek kaldığımız, çocuklarımıza miras bırakacak erdemlerden uzak düştüğümüz, geçirgen bir yüzyıl. Acının temas etmeden geçip gittiği ve bizi büsbütün yalnızlığa mahkûm eden bir yüzyıl. Kötü bir fikre hemen kapılıp gidiyoruz ancak iyi bir fikre inanmak için ikna edilmemiz gerekiyor. İhtimallerin, somut gerçeklerden daha inandırıcı olduğu bir yüzyıl bu. Bir zamanlar insanoğlunu tamamlamak üzere ortaya çıkan bütün cümlelerin parçalarına ayrıldığı, kitabın içinde dediğim gibi her şeyi unuttuğumuz bir yüzyıl, bu unutmanın yüzyılı.

Göğün Bütün Çeyrekleri bu yüzyılın neresinde duruyor? Derdi ne?
Kitap, bu yüzyılın en kalabalık yerinde, hatta bu yüzyılın sahip olduğu tek meydanda, kalbinde duruyor. Ben artık bir araya gelebilmek için kalplerimizden başka meydan kalmadığını düşünüyorum. İnsanların kendilerini “sadece” futbol statlarında birlikte tezahürat yaparken ya da bir sinema salonunda aynı espriye gülerken, birlikte korkarken, bir köftecide aynı tadı alırken, bir konserde aynı şarkıyı içlenerek hep bir ağızdan söylerken “tam” hissedebiliyor olması başlı başına bir dert. Göğün Bütün Çeyrekleri, kıskançlık, güvensizlik, korku, bireycilik, hırs gibi duyguların tek tek üzerinde durarak, bizi dünyanın geri kalanıyla ortak zevkler paylaşmaktan alıkoyan bu dertlerin tam ortasında ve karşısında duruyor.

Hiçbir çocuğun ölmediği bir çocuk hastanesi yaratmanın senin için cazibesi neydi?
Aslında bugün bombayla, kurşunla, açlıkla, yoklukla ölen çocuklarımızla birlikte genel olarak “çocukluk” da ölüyor. Ben çocukların gözünde telaş, endişe ve dahası kaygı görüyorum. Bizler Zeki Müren filmleri izleyip gözyaşı döken çocuklardık, Zeki Müren ağlardı ve biz de ağlardık. Ayrılık acısının ya da acının herhangi bir türünün ne olduğunu bildiğimizden değil, empati yapan, suçu hep kendinde arayan ve başkalarını hep kendinden önce tutan bir kuşak olarak yetiştirildiğimiz için. Şimdinin çocukları acıyı tanıyor ki bu kimilerine göre iyi görünebilir. Ben çocukların ve dolayısıyla da çocukluğun sonsuza dek sürdüğü, yaşadığı bir hastane kurdum ve oraya da başhekim olarak Timur gibi bir doktoru koydum. Çocuklarla ölçülü bir iletişimi olan, hiçbir zaman çocuk sahibi olmayı düşünmeyen bir adamı. Bazı çocuklar yanımızda, bazı çocuklar da kalbimizde büyür, Timur kalbinde büyütüyor çocukları. Günümüz insanı da çocuklarını yanında değil kalbinde büyütmek zorunda kalıyor. Daha iyi bir eğitim, daha iyi bir hayat uğruna araya büyük mesafeler, onulmaz ayrılıklar giriyor. En mühimi de zaman giriyor. Bir sevginin içine zaman girdi mi yarattığı tahribatın aşılması güç oluyor.

Enuh olarak anlattığın karakterin İdris peygamber. Neden peygamberler içinden İdris?
Hakkında hiç kötü söz söylenmemiş biri Enuh. İster teolojik ister anonim kaynaklar olsun, hepsinde onun olumlu vasıflarından bahsediliyor. Nuh tufanını gören ve bize aktaran o. Nuh peygamberin büyük dedesi. Enuh’a atfedilen çok isim var aslında. Hermes, Thoth, İdris, İlyas, Hızır. Taradığım yerli ve yabancı kaynaklarda İdris peygamberin ilk kez kalemi kâğıdı kullanan insan olduğundan bahsediliyor, ilk kez iğne iplik kullanarak terzilik yaptığı, meslekleri icat ettiği, çokça lisanlar konuştuğu, insanları mağaralardan çıkarıp evlere yerleştirdiği… Enuh’la ilgili söylenen bir başka şey ise öldükten sonra bilinmeyen bir yerde yeniden ve yeniden doğduğu. Ben roman kurgumda ölümsüz bir insanın bu yüzyılda yeniden doğduğunu hayal ettim. Onu zaman zaman geçmişe götürerek ilk hayatını hatırlamasını istedim. Nuh tufanını dahi görmüş bir insan bu yüzyılı gördüğünde ne hissederdi diye düşündüm. Bir daha doğmamak üzere ölmek ister herhalde dedim.

“Kökleri açıkta kalmış ağaçlar gibiyiz”
İlk romanın 1473’te iki kirpinin gözünden hem Otlukbeli Savaşı’nı anlatmıştın hem de onların aşkını… Bu kez günümüzde geçen bir hikâyenin yanına tarihi bir hikâye koyuyorsun. Paralel ve aslında birbirine “bir şekilde” bağlanacak bir kurgu var… Kendine has bir tarzla “tarihi roman” yazdığını düşünüyor musun?

İlk romanda okur 15. yüzyıla gidiyor ve iki kirpinin aşkına, yuvalarının üzerindeki savaşa yani tarihe tanıklık ediyordu. Ana omurgası bugünde geçen Göğün Bütün Çeyrekleri’nde ise tarih, okurun yanına geliyor. Türkiye gibi değişimlerini çok hızlı geçirmiş ülkeler, belleğinde büyük kesintiler bulunan bir topluma sahip oluyor. Maalesef kökleri açıkta kalmış ağaçlar gibiyiz, nereye daha çok aitiz, hangi iklimde yeşeririz belli değil. Ağacımızı, kalbimizi olmayacak topraklarda, olmayacak suların kıyısında, hiç olmayacak iklimlerde denedik şimdiye kadar, hâlâ da devam ediyoruz buna. Çünkü yaşam için büyük bir enerjimiz, akıl almaz bir hayatta kalma arzumuz var. Ama tarihi bilmediğimiz sürece bu ağaç böyle büyüyecek ve bir gün içimize sığmaz olacak. İki romanın da içine tarihsel hikâyelerin girmesinin nedeni biraz da bu. Evet, kendime has bir tarzla tarihi roman yazıyorum. Ben kendi kalbim başta olmak üzere okuyanların kalplerine elim, dilim, kalemim yettiğince yer gösteriyorum.

Röportaj linki: http://kitap.radikal.com.tr/makale/haber/bir-araya-gelebilmek-icin-kalplerimizden-baska-meydan-kalmadi-428707

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s