Jane Birkin İstanbul’da…
Uzun uzun sohbet edip konuşma fırsatım oldu.
Elbette en çok ilgimi çeken konulardan biri Serge ile kurduğu ve ölümüne kadar sürdürdüğü o bağdı.
Serge Gainsbourg, alkol problemi olan bir adamdı ve bu nedenle hayatının kadını tarafından terk edilmişti.
Alkol sorunu onu bu terk edilmenin ardından kanserle tanıştırdı.
Birkin, “elimden daha fazlası gelmiyordu, onun gözümün önünde kendini yok etmesine katlanamıyordum” diyor ayrılık kararını açıklarken.
Tuhaf şey, insanın kendini bu türden yok edişlerine ben de şahidim.
Sevdiğimiz insanların kendilerini yok edişleri ister alkolle, ister sigarayla, ister kederle, ister dikkat etmeyerek gerçekleşsin katlanılır şey değil.
Sonunda o kayıp gerçekleşiyor ve insan hem sevdiğini terk ettiğiyle hem de onsuzlukla kalıyor.
Yani terk etsen bile bu defa ölümünü kabullenmekle mücadele etmen gerekiyor.
Sonra tek, tek bir istek duyuyorsun,
bir kerecik sesini duyayım.
Görmek şart değil ama bir telefonu olsa ve ben onu arayabilsem.
İşte Jane’nin de, ben dahil sevdi birini kaybeden pek çok kişinin de tek isteği bu oluyor sonunda…